Bana
göre öğrencilik
hayatının olmazsa olmazlarındandır memleketinden okuluna giderken yada okuldan memleketine
gelirken otobüse binmek. Hele ki ben bu konuda uzun yolculuk yapanları daha şanslı buluyorum. Ha uzun yolculuk
yapmak çok mu güzel bir şey?
Hayır değil
ama öğrenciysem
eğer;
bu deneyimi yaşamadan
mezun olsaydım, bunun eksikliğini
hissederdim. İlerde
iş
hayatına atıldığımda,
evlendiğimde
ayağıma
uçaktan yere indirmem diyorum ama okurken o uzun yolları uzun saatlerde
otobüsle gitmiş
olduğum
içinde şanslı
hissediyorum kendimi… J
Biraz anlatmaya başlayayım, memleketim ile okulum arası mesafe ortalama 17-18 saat otobüsle defalarca gitmişliğim var. Otobüs şoförünün ralli tutkusuna balı olarak bu
zaman bazen bazen 15 saate düşse de
daha aşağısı bir sürede hiç gidiş-geliş
yapmadım. Çok soranlar oldu, sorarken acıyanlar oldu, belki ezik muamelesi
yapanlar oldu ama bana asıl acınacak gözle bakanlara ben çok gülüyorum
hayatlarında bu deneyimi yaşayamadıkları
için. :) Benim tavsiyem kesinlikle ama
kesinlikle hayatınızda bir kere dahi olsa uzun yol otobüsüne ve memleketinizde ki köy dolmuşlarına
binin. Bunlar gerçekten mükemmel deneyimler..
Şimdi
gelelim ben bunca saat otobüste nasıl sıkılmadan yolculuk yapıyorum??
Her otobüsümüzün olmazsa olmazıdır 1
koltuk 3 kişiye
satılır bu kişiler
genelde kadındır ve kadınlar “yok ben kalkmam o gitsin, bana ne ben önce geldim,
beni ilgilendirmez burası benim yerim” diyip kendi aralarında münakaşaya dalıp asıl suçlu otobüs firmasını
unutur giderler. Sonra şoför
amcamız yaklaşır,
olaya el atacaktır: “Ma bacım idare edin haa, ma hemşeriyiz yol çok uzun değil Adana da yolcu indirecez, biz sizi
oraya alırız” diye.. Adana ya kadar yaklaşık
12 saatlik bir yol var tabi.. J Şoför amcanın doğal, içten, zor durumda kalmışken yaptığı bu konuşma bence çok tatlı yada ben çok
Pollyanna yım her şeyden mutlu oluyorum.. :D
Yine otobüsün olmazsa olmazı çocuklu
yolculardır. Alllaaaaah yanıma oturduysalar o benim yandığımın resmidir. Çocuklara pek tahammülü
olmayan ben, çocuk ağlamasından,
sıkışık
tıkışık
oturmaktan hoflanıp puflanıp allem kalem yerimi değiştirmeye
çalışırım,
çoğu
zaman değişemem tabi. Bi defasında yanımda oturan
çocuklu yolcunun 5 yaşında
ki kızı “Anneeeee abla kalksın ben oturcam” diye ağlamıştı J
Yine uzun yol otobüsünün olmazsa olmazı
en kötü durumu KOKU!!! Evet çaresiz bir durum, oda spreyinin bile kar etmediği kokular var. Yemek kültürü çok gelişmiş
olan yöremin insanlarının otobüse binmeden önce yedikleri kuru fasulye+pilav+soğan üçlüsünün sebep olduğu metan gazı ne yazık ki hepimizi
derinden yaralamakta, bazen bana ölüyorum hissi verdirmektedir. Bi defasında
otobüsteyim yine. Gece saat 2 falan, yemin ederim kokuya uyandım, hayır tek ben
değil
bütün otobüs kokuya uyandı. O koku tarif edilemez bir şey. İntihar
sebebi.. Sanırsın bütün otobüsün katkısı var bu kokuda rezalet bişey. Millet isyanlarda “kaptaaaaaan
kapıyı aç, ayyy oda spreyi sıkar mısınız?? Muavin bey çok iğrenç koktu” ama konuyla ilgili arkadan
yeni terhis olmuş
askerin yaptığı
yorumdu beni en çok etkileyen: “Kaptaaaan kapiiyiii aççç, Urfiiye yetişmeden öliyıığğhh!!” ;) sonra tabi muavin yani HOST
umuz elinde GLADE oda spreyi herkesin ayak-popo hizasında sıkmaya başlamıştı.
(:
Ve çay kahve ikramları.. Otobüs muavinin ruh haline bağlı yeri gelince suratınıza fırlatılır gibi ikramlar, yeri gelince sizi uyanık görünce sürekli bir şey içer misiniz diye aşırı ilgi gösterilen durum. Fazla şeker istersek otobüs personeli bize kızıyor ama olsun “ablaaa iç içç çekinme bizim otobüstür haa, çay getireyim, kahve içersin, saan kola getireyim” gibi sorularla muhatap olursun.. (:
Ve yine otobüslerimizin olmazsa olmazı her otobüse en az 1 tane düşen kıl yolcu. Onu memnun etmek imkansızdır. Sesi bahane eder, mola yerlerini bahane eder, yanındaki yolcuyu bahane eder, eder de eder. Sebep aranırsa tabi ki uzun yolculuk yapmanın bi sürü sıkıntısı var ama işte bu kıl yolcu hayata hep negatif gözle bakar, bazen zorunlu anlayış gereken yerlerde anlayışı hep kendisine ister.
Bu eskidendi tabi ama benim dimağımda yer etmiş.. otobüste biri şoförün üstünde biri orta kapıda 2 televizyon vardı. Bütün otobüs aynı şeyi izlemek zorundaydık. Çoğu zaman Kemal Sunal filmleri, çoğu zaman İbo Show, Polis Akademisi, Piyanist.. Hey gidi hey. Son zamanlarımda Recep İvedik filmlerine sarmıştı ki koltuk arkası tv çıktı kurtuldum İvedik serisinden..
Bu yazım uzun yollar gibi uzar gider.. Uzun yollardan geriye gülerek hatırlayacağım anılar bıraktım. Allah kimseyi sevdiklerinden uzağa koymasın diyorum.. Sevgiyle kalın Vesselam !!!!
güzel bi paylaşım olmuş,
YanıtlaSildevamını bekliyoruz artık.
Sevgili Yemek Mühendisi kızımızın yol hikayelerinden biri. Eline ve diline sağlık. En iyi şartlarda yolculuk yapman dilegiyle. Seni öpüyoruz. Ailen...
YanıtlaSil