6 Eylül 2012 Perşembe

Yollar uzar, uzaaar gider...


Bana göre öğrencilik hayatının olmazsa olmazlarındandır memleketinden okuluna giderken yada okuldan memleketine gelirken otobüse binmek. Hele ki ben bu konuda uzun yolculuk yapanları daha şanslı buluyorum. Ha uzun yolculuk yapmak çok mu güzel bir şey? Hayır değil ama öğrenciysem eğer; bu deneyimi yaşamadan mezun olsaydım, bunun eksikliğini hissederdim. İlerde iş hayatına atıldığımda, evlendiğimde ayağıma uçaktan yere indirmem diyorum ama okurken o uzun yolları uzun saatlerde otobüsle gitmiş olduğum içinde şanslı hissediyorum kendimi… J

Biraz anlatmaya başlayayım, memleketim ile okulum arası mesafe ortalama 17-18 saat otobüsle defalarca gitmişliğim var. Otobüs şoförünün ralli tutkusuna balı olarak bu zaman bazen bazen 15 saate düşse de daha aşağısı bir sürede hiç gidiş-geliş yapmadım. Çok soranlar oldu, sorarken acıyanlar oldu, belki ezik muamelesi yapanlar oldu ama bana asıl acınacak gözle bakanlara ben çok gülüyorum hayatlarında bu deneyimi yaşayamadıkları için. :)  Benim tavsiyem kesinlikle ama kesinlikle hayatınızda bir kere dahi olsa uzun yol otobüsüne ve memleketinizde ki köy dolmuşlarına binin. Bunlar gerçekten mükemmel deneyimler..

Şimdi gelelim ben bunca saat otobüste nasıl sıkılmadan yolculuk yapıyorum??

Her otobüsümüzün olmazsa olmazıdır 1 koltuk 3 kişiye satılır bu kişiler genelde kadındır ve kadınlar “yok ben kalkmam o gitsin, bana ne ben önce geldim, beni ilgilendirmez burası benim yerim” diyip kendi aralarında münakaşaya dalıp asıl suçlu otobüs firmasını unutur giderler. Sonra şoför amcamız yaklaşır, olaya el atacaktır: “Ma bacım idare edin haa, ma hemşeriyiz yol çok uzun değil Adana da yolcu indirecez, biz sizi oraya alırız” diye.. Adana ya kadar yaklaşık 12 saatlik bir yol var tabi.. J Şoför amcanın doğal, içten, zor durumda kalmışken yaptığı bu konuşma bence çok tatlı yada ben çok Pollyanna yım  her şeyden mutlu oluyorum.. :D

Yine otobüsün olmazsa olmazı çocuklu yolculardır. Alllaaaaah yanıma oturduysalar o benim yandığımın resmidir. Çocuklara pek tahammülü olmayan ben, çocuk ağlamasından, sıkışık tıkışık oturmaktan hoflanıp puflanıp allem kalem yerimi değiştirmeye çalışırım, çoğu zaman değişemem tabi. Bi defasında yanımda oturan çocuklu yolcunun 5 yaşında ki kızı “Anneeeee abla kalksın ben oturcam” diye ağlamışJ





Yine uzun yol otobüsünün olmazsa olmazı en kötü durumu KOKU!!! Evet çaresiz bir durum, oda spreyinin bile kar etmediği kokular var. Yemek kültürü çok gelişmiş olan yöremin insanlarının otobüse binmeden önce yedikleri kuru fasulye+pilav+soğan üçlüsünün sebep olduğu metan gazı ne yazık ki hepimizi derinden yaralamakta, bazen bana ölüyorum hissi verdirmektedir. Bi defasında otobüsteyim yine. Gece saat 2 falan, yemin ederim kokuya uyandım, hayır tek ben değil bütün otobüs kokuya uyandı. O koku tarif edilemez bir şey. İntihar sebebi.. Sanırsın bütün otobüsün katkısı var bu kokuda rezalet bişey. Millet isyanlarda “kaptaaaaaan kapıyı aç, ayyy oda spreyi sıkar mısınız?? Muavin bey çok iğrenç koktu” ama konuyla ilgili arkadan yeni terhis olmuş askerin yaptığı yorumdu beni en çok etkileyen: “Kaptaaaan kapiiyiii aççç, Urfiiye yetişmeden öliyıığğhh!!” ;) sonra tabi muavin yani HOST umuz elinde GLADE oda spreyi herkesin ayak-popo hizasında sıkmaya başlamıştı. (:





Ve çay kahve ikramları.. Otobüs muavinin ruh haline bağlı yeri gelince suratınıza fırlatılır gibi ikramlar, yeri gelince sizi uyanık görünce sürekli bir şey içer misiniz diye aşırı ilgi gösterilen durum. Fazla şeker istersek otobüs personeli bize kızıyor ama olsun “ablaaa iç içç çekinme bizim otobüstür haa, çay getireyim, kahve içersin, saan kola getireyim” gibi sorularla muhatap olursun.. (:





Ve yine otobüslerimizin olmazsa olmazı her otobüse en az 1 tane düşen kıl yolcu. Onu memnun etmek imkansızdır. Sesi bahane eder, mola yerlerini bahane eder, yanındaki yolcuyu bahane eder, eder de eder. Sebep aranırsa tabi ki uzun yolculuk yapmanın bi sürü sıkıntısı var ama işte bu kıl yolcu hayata hep negatif gözle bakar, bazen zorunlu anlayış gereken yerlerde anlayışı hep kendisine ister.





Bu eskidendi tabi ama benim dimağımda yer etmiş.. otobüste biri şoförün üstünde biri orta kapıda 2 televizyon vardı. Bütün otobüs aynı şeyi izlemek zorundaydık. Çoğu zaman Kemal Sunal filmleri, çoğu zaman İbo Show, Polis Akademisi, Piyanist.. Hey gidi hey. Son zamanlarımda Recep İvedik filmlerine sarmıştı ki koltuk arkası tv çıktı kurtuldum İvedik serisinden..





Bu yazım uzun yollar gibi uzar gider.. Uzun yollardan geriye gülerek hatırlayacağım anılar bıraktım. Allah kimseyi sevdiklerinden uzağa koymasın diyorum.. Sevgiyle kalın Vesselam !!!!



2 yorum:

  1. güzel bi paylaşım olmuş,
    devamını bekliyoruz artık.

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Yemek Mühendisi kızımızın yol hikayelerinden biri. Eline ve diline sağlık. En iyi şartlarda yolculuk yapman dilegiyle. Seni öpüyoruz. Ailen...

    YanıtlaSil